Hayvan Çiftliği - George Orwell Kitap Yorumu

By Kitapların Senfonisi (Büşra) - Temmuz 29, 2020


TANITIM
Kitabın adı: Hayvan Çiftliği
Yazar: George Orwell
Türü: Klasik, Fantastik
Yayın evi: Can Yayınları

Distopik romanlarıyla ünlenen İngiliz Yazar George Orwell tarafından 1945 yılında yayımlanan Hayvan Çiftliği adlı roman, masalsı atmosferinin altında derin bir sistem eleştirisi barındırıyor. Fabl türünde kaleme alınan eser, yazarın 1984 adlı romanıyla birlikte en geniş kitlelere ulaşan yapıtları arasında yer alıyor. Ön yüzünde bir çiftlik ve içinde yaşayan hayvanları konu edinen roman; devletleri, yönetim biçimlerini ve toplumları sembolik olduğu kadar sade bir anlatımla ele alıyor. Orwell’in çağdaş klasikler arasında değerlendirilen Hayvan Çiftliği romanı, dünya edebiyatının en dikkat çekici hiciv romanları arasında bulunuyor. Romanının alt metninde birden fazla yönetimin olumsuz yönüne yer veren yazar, ana temasını sosyalizm eleştirisi üzerine kuruyor. Orwell, ideoloji bakımından kendisi de sosyalizme eğilimli olmasının yanı sıra romanında totaliter yönetime meydan okuyor.

Dünyanın En Gerçek ve Sıra Dışı Çiftliğinde Dolaşmaya Hazır Olun! 

Kitabın olay örgüsü, Bay Jones adlı bir adamın sahip olduğu Beylik Çiftliği’nde geçiyor. Bay Jones tarafından kötü davranılan hayvanlar, bu durumdan son derece rahatsız oluyor. Bir gün çiftliğin bilge domuzu Koca Reis, hayvanları örgütlüyor ve onlara devrim fikrini açıklıyor. Çok geçmeden Koca Reis öldürülüyor ancak sözlerini hayvanlara miras bırakıyor. Bir gün hayvanlar, yemlerinin verilmediği gerekçesiyle kendilerinin de beklemediği bir şekilde isyan ediyor. Hayvanların bu ayaklanması üzerine Bay Jones ve diğer insanlar çiftliği terk ediyor. Böylelikle ideallerine yerleşen devrimi gerçekleştiren hayvanlar, işe ilk olarak çiftliğin adını değiştirmekle başlıyor. Adı artık Hayvan Çiftliği olan bu yerin yönetimini ise domuzlar üstleniyor. Napolyon ve Snowball adlı iki domuzun önderliğinde idare edilen çiftlikte başta her şey yolunda ilerliyor. Hayvanlar, bu iki domuz önderliğinde yeni kanunlar oluşturup buna göre yaşamaya başlıyor. Ancak zaman geçtikçe işlerin rengi değişiyor ve iki lider arasında anlaşmazlıklar baş gösteriyor. Hayvanların eşitliği üzerine kurulan yeni yönetim biçimi, istenenden çok farklı bir boyut kazanıyor.

YORUM
George Orwell, Stalin dönemini anlatabileceği en güzel şekilde yorumlamış bize bu kitapta. Hayvanlar üzerinden yaptığı bir kurguyla reel sosyalizmi güzel bir şekilde yansıtmış ama ben kitabı öyle aman aman sevemedim anlam veremediğim bir nedenle.

Bu kitabı okuyalı bayağı oluyor aslında ama kitaba yorum yapma konusunda biraz çekingendim açıkçası. Çünkü hemen hemen herkesin bu kadar çok sevdiği bu kitabı sevememek ve biraz eleştirmek sanırım beni linç yemekten alıkoymayacak. :D Ve tabii kitabın ana temasıyla alakalı olarak da siyasete girmek pek istemiyorum. Bu yüzden elimden geldiğince yüzeysel bir şekilde fikrimi sunup noktalayacağım.

Öncelikle kitap fantastik. Hayvanlar konuşuyor ve bir gün çiftliğin sahibini domuzların isyanıyla alaşağı edip yönetimi hayvanlar ele geçiriyor. Başa da tabii ki domuzlar geçiyor. Domuzlar o dönemin Stalin'ini yansıtıyor. Hayvanları gaza getirip isyan çıkartıyor sonrasında da neyin nasıl olması gerektiğinin fikirlerini aşılıyor diğer hayvanlara. Yiyeceklerin en güzellerini kendilerine ayıran domuzlar bunu diğer hayvanlara, "bizler güçlü olmalıyız ki sizleri koruyabilelim," gibisinden düşüncelerine giriyor. Başta hiçbir hayvan bu domuzların yönetim ve düşünce biçimine karışmıyor sorgulamıyor lakin zamanla gözü doymaz hale gelen domuzları gören hayvanlar isyana başlıyor.

Kitabın içine çok giremedim, okurken çoğu bölümde sıkıldım açıkçası. Çünkü zaten bildiğim şeylerdi, hatta şuan günümüzde şahit olduğumuz olayı yansıtmıyor mu biraz da? Dolayısıyla kitabı doğru bulsam da farklı bulmadım. Bana artı bir şey kattı mı emin değilim... Ya da sanırım şu yönüyle kattı, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin dünya ya da ülke yönetiminde bunlar hep olacak gibi. Bazı liderler için hariç tabii...
PUAN

  • Share:

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

7 Yorum

  1. Yazarın, 1984 ten sonra ikinci sıraya koyduğum süper bir eseri. Benzetmeler, gönderilen mesajlara falan bayılmıştım okurken.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok merak ettiğim bir kitap o da. Okunacaklar listemde zaten. Mutlaka okuyacağım. Teşekkür ederimm :)

      Sil
  2. e klasik eser, günümüz için bişey katmayabilir tabii, düşüncesi güzel ama :)

    YanıtlaSil
  3. Kitabı sevenlerdenim ben de :) Biraz derin bir konuyu farklı bir şekilde anlatınca aslında insan bir ne oluyoruz oluyor okurken. Bence kitabı biraz daha detaylı araştırıp farklı bakış açıları görürsen kitabın sana bir şeyler kattığını fark edersin :) Sadece pek yüzeysel bir anlatımı yoktu. İrdelenmek isteyen kitaplardan biri :) Umarım bundan sonraki kitabını çok severek okursun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısın. Farklı bakış açılarını okursam daha çok sevebilirim. Bunu yapacağım. :D

      Sil
  4. Kesinlikle öyle. Blog ortamında bende rastlamadım ama olmuyor değildir sanırım. Sosyal medya tam bir fiyasko bu konuda. Dediğin gibi saygı sıfır. Şu her düşünce ve fikre saygı duymayı öğrenebilsek ne kadar mutlu olacağız halbuki.
    Kitap için sana katılıyorum aslında Hayvan Çiftliğini sevmedim değil. Ama bayılarak da okumadım. :D Teşekkür ederim bu arada, hayırlı bayramlar dilerim! :)

    YanıtlaSil