Bir Çöküşün Öyküsü - Stefan Zweig Kitap Yorumu

By Kitapların Senfonisi (Büşra) - Haziran 03, 2020

TANITIM
Kitabın adı: Bir Çöküşün Öyküsü
Yazar: Stefan Zweig 
Türü: Klasik
Yayın evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Bu son derece çarpıcı çöküş öyküsü, XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmuş aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanır. Madame de Prie günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya'ya sürülür. İktidar sahibi ve ilgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra, ne kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi beklemektedir onu. Ancak iktidar savaşları, entrika ve eğlenceden ibaret boş saray hayatı varoluşuna anlam katan tek şeydir. Hem kendini hem çevresindekileri sürekli kandırma eğilimindeki bu sığ ve kibirli kadın, malikânesinde gösterişli eğlenceler düzenleyerek Paris'teki hayatını yeniden canlandırmaya çalışır. Giderek mantıklı düşünme yetisini bütünüyle yitiren Madame de Prie, yeniden bütün dikkatleri üzerine çekebilmek için inanılmaz bir plan yapar.

YORUM
Yine bir Zweig, yine bir kısacık öyküye dünyalar sığmış kitap. Bir Çöküşün Öyküsü, yalnızca 48 sayfa ve birçok güzel anlam içeren mesajlarla dolu kısacık bir hikaye... Hep söylerim Zweig'ın kalemini çok seviyorum diye. Bu kitap da beni şaşırtmadı en az diğerleri kadar beğendim. Zweig insan psikolojisini analiz etmeyi çok iyi biliyor.

Kitap kapağına ve adına tam da uygun olarak bir çöküşün öyküsünü anlatıyor. Madame de Prie, bir nedenden ötürü Paris'ten sürgün edilir. Her gün balolar düzenleyip keyfine keyif katan madam, burada yalnız kalmak hiç de hoşuna gitmemiştir. Paris'te tam bir gösteriş budalası idi. Kendini yücelten, olduğundan farklı gösteren, ilgi odağı olmayı seven ve insanlara yalanlar söyleyen burnu havada bir kadındı. Sürgün edildiğinde bile insanlara "tatile gidiyorum, yakın zamanda döneceğim," diyerek oradan ayrılıyor.

Sürgün ediliği yerden kısa zamanda döneceğine kendisi de inanıyor Madame de Prie. Ama günler geçtikçe geçiyor kraldan bir türlü haber gelmiyordu. En sonunda kendisi bir mektup yazıyor ve Paris'e dönmek istediğini dile getiriyor. Kral da ona 2-3 yıl daha kalması gerektiğini söyleyince, aslında asla geri dönemeyeceğini, burada yaşlanıp öleceğini fark ediyor.

Madame bir karar alıyor ve bu kararı gerçekleştirmeden önce burada balolar düzenliyor, tekrar iyi hissedip ilgi odağı olmak istiyor. Ne var ki herkes onun nasıl biri olduğunu artık bildiğinden kimse söylediği şeylere inanmıyor. Madame de Prie, son bir kez hayal ettiği şeyi gerçekleşmesi için bir işe kalkışıyor ama onda da istediği sonuca varamıyor.

Günümüzde hala Madame de Prie gibi birçok insana rastlayabiliriz aslında. Hatta eminim birçoğumuz etrafında bile yalanlar söyleyip insanları kandırma, kendini yüceltme, gösteriş yapma, olduğundan farklı görünme gibi birçok kötü huya sahip insanlar vardır. Ne kötü ki aslında yalnızca kendilerini kandırıyorlar. Bu kitapta Zweig bu konuyu çok güzel bir şekilde ele alıyor. Okuyun derim.
PUAN

  • Share:

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

1 Yorum

  1. çok güzel yorumlamışsın . ben okurken çok keyif almıştım etrafımdaki bazı insanları da madame de prie benzetmedim değil insanların karakterlerini çok güzel açıklamış. Ellerine sağlık:)

    YanıtlaSil