Aslına bakarsanız Harry Potter üçüncül anlatımı dolayısıyla okumaya korktuğum bir kitaptı. Beni tümüyle bu derece yanıltacağını beklemiyordum doğrusu. Hikayeyi bilmeme rağmen heyecanla sayfaları çevirip durdum.

Artık Harry Potter'ı bilmeyen de yoktur, diyerekten kitabın içeriğinden bahsetmeyeceğim. Daha çok kitabın anlatımı, kurgusundan söz etmek istiyorum. Hayal gücüne sınır tanımayan J.K. Rowling'i bir kez de ben tebrik etmek istiyorum. Böylesine bir kurgu daha önce ne okudum ne de izledim diyebilirim. Büyülü dünyaya kapılmamak elde değil doğrusu. Birkaç şeyin dışında her şey bir hayal ürünü. Terimlerin çoğunu bile kendisi uydurmuş. Kendine yepyeni bir dünya yaratmış bir nevi. Hayran kalmadan edemedim...

Beni korkutmasının aksine, üçüncül anlatım olmasına rağmen çok akıcı bir şekilde ilerledi. Filmi izleyeli o kadar çok zaman olmuş ki okurken birçok sahneyi unutmuş olduğumu fark ettim. Kitap biter bitmez de oturup filmi izledim. :D Film uyarlaması kitaba epey sadık bir şekilde ilerlemiş. Çok ufak tefek farklılıklar var onlar da göze batmayacak türden. Tabii ki kitabın daha detaylı olduğunu anlatmama gerek yoktur. Harry'nin iç dünyasına daha çok tanık oluyoruz kitapta.

Felsefe Taşı'nı çok sevdim. Serinin devamını okumak için sabırsızlansam da art arda okumamaya karar verdim. Hem biraz sindirerek hem de tadına vara vara aralıklı zamanlarda okumak istiyorum. Kısaca hemen bitirmek istemiyorum. :D

Kitabı okurken karakterlerin diyalogları filmdeki oyuncuların sesleriyle yansıdı hayal dünyama. Filmi yaşıyormuş gibi hissettirdi... Hala okumadıysanız ve benim gibi tereddütteyseniz tavsiyem; kesinlikle okuyun derim.