Tanrı'nın Unutulan Çocukları - Craig Silvey Kitap Yorumu
By Kitapların Senfonisi (Büşra) - Mart 08, 2014
TANITIM
Özgün adı: Jasper JonesYazar: Craig SilveyÇeviren: Selim YeniçeriSayfa sayısı: 448Türü: Dram, PolisiyeYayın evi: Martı YayınlarıHayat bir piyangodur: şanslı olan kazanır, şansızlar ise Tanrının Unutulan Çocuklarıdır...Tanrının Unutulan Çocukları, yetişkinliğe adım atan iki çocuğun bir sırla başlayan muhteşem dostluğu üzerine yazılmış, etkileyici bir roman...
Tanrının Unutulan Çocukları hem kurgusu hem de güçlü karakterleriyle okuyucuya bilmedikleri bir coğrafyanın edebi zevkini yaşatırken, dokunaklı bir dille sıradan yüzlerin ardına gizlenmiş birbirinden ilginç sırlar barındırıyor. Romanın başkarakterlerinden Jasper'ın, aynı okulda okuduğu Charlie'nin odasının penceresine bir gece yarısı gelmesiyle başlayan olaylar, başarılı ve merak uyandırıcı bir hikâyeyi de beraberinde getiriyor. Parçalanmış bir ailenin çocuğu olması nedeniyle kasabalılar tarafından hor görülüp dışlanan Jasper, korkunç bir olayın detaylarını tek güvendiği kişiyle, Charlie'yle paylaşır. O andan itibaren çocukluklarını bir kenara bırakmaya başlayan bu iki arkadaş, bu sırrın peşine düşerek toplumun ön yargılarına, bağnazlıklarına ve ikiyüzlülüğüne ayna tutmaya başlarlar.İnsanların kendi kabuklarına çekildikleri bu küçük kasabada hayatın hem solgun hem de canlı anlarına tanıklık eden iki arkadaşın yaşadıklarını okurken, çocukluğunuzun masum yıllarını hatırlayacak, toplum tarafından kabul görülmenin ne anlama geldiğine bir çocuğun gözünden bakacaksınız.
YORUM
Öncelikle, biraz fazlalıkları dışında mükemmel bir kitaptı. Bence yazar kitabı uzatayım diye ayrıntının ayrıntısına girmiş. Çok fazla gereksiz kısım vardı ve o kısımları okurken epey bir sıkıldım. Hatta atladığım yerler oldu. Onun dışında hikaye gayet güzeldi.
Jasper Jones, annesi trafik kazasında öldükten sonra toplumda dışlanmış 14 yaşında bir çocuk. Kasabada her sorun çıktığında Jasper'dan şüpheleniyorlar. Aileler çocuklarının Jasper'la görüşmesini dahi istemiyor. Halbuki Jasper o derece kötü biri değil ve aileler yüzünden çocuklar ondan uzak duruyor ve kaçıyor. Tamamiyle ön yargı yani.
Kitabın baş karakteri Charlie Bucktin. Kitap zaten Charlie gözünden anlatılıyor. Jasper Jones, kız arkadaşını bir ağaçta asılı görünce Charlie'ye ve zekasına güvenebileceğini düşünüp Charliye gidiyor. (Bu arada Charlie'yle daha önce hiç konuşmamıştı bile.)
Polise gitmemelerinin nedeni her şeyde olduğu gibi kız arkadaşı Laura'yı asanın da Jasper olacağını düşünüp onu tutuklamalarıydı. Charlie bile Laura'yı asılmış halde gördüğünde aklından geçen ilk düşünce Jasper olmuştu. İkisi birlikte bu olayı araştırmaya başlıyorlar. Jasper cinayet olduğundan eminken Charlie aksini iddia ediyor her şeyi göz önünde bulundurmaları gerektiğini söylüyordu. Yani evet, kız intihar etmiş de olabilir. Kitap böyle heyecanla başlayıp aynı heyecanla devam etmiyor maalesef. Başta da dediğim gibi gereksiz çok sahne vardı. Sonunda taşlar yerine oturuyor ve her şey açığa kavuşuyor.
Bu arada Charlie asılan kızın kız kardeşine aşık. O masum aşk öyle güzel anlatılıyor ki kıskanmadan edemiyorsunuz. Charlie'nin yakın arkadaşı Jeffrey ile olan diyalogları harikaydı. Söylemeden geçemeyeceğim, Jeffrey, dostum beni çok güldürdün! :D
PUAN
ALINTILAR
"İnsanların benden korktuğunu biliyorum. Özellikle çocuklar. Ama yaşlılar da. Bana karşı temkinliler. İşe yaramazın teki olduğumu düşünüyorlar. Ve hep düşündüm, 'neden' diye? Beni tanımıyorlar bile."
"...İnsanların karanlıktan korkması gibi. Aslında korktukları şey karanlığın kendisi değildir; o karanlıkta neler olabileceğini bilmemeleridir."
Cesaret korkunun yokluğu değil, korkuya direnmek, ona galip gelmektir.
Mark Twain'in her konuda fikri olabilirdi. Ona benim sahip olmadığım bir zeka ve son derece becerikli bir dil bahsedilmiş olabilirdi. Bilgece yazılabilir, sadece kelimeleriyle kahkaha, üzüntü veya öfke yaratabilirdi. Ama Mark Twain bile, bir kızın sizinkilere bastırılmış dudaklarının ne kadar yumuşak olduğunu tarif edemezdi.
0 Yorum